Televizyon Dizi Pusulası: Dizi Eleştirisinin Temelleri
‘Televizyon Dizi Pusulası: Dizi Eleştirisinin Temelleri’ başlıklı kitabında Zehra İpşiroğlu, Türkiye televizyonlarında gösterilen çeşitli dizileri eleştirel bir bakışla ele alarak ataerkinin dayattığı toplumsal cinsiyet rollerini çözümlüyor.
İnternet dizilerinin sosyal medyada sıkça konuşulduğu, televizyon dizilerinin ise –en azından belirli kesimler açısından– biraz geri planda kaldığı bir dönemden geçiyoruz. Televizyon dizilerinin gerek uzun süreleriyle, gerekse klişeleşmiş anlatı tercihleriyle izleyiciden giderek daha çok emek talep ettiği de malum. Ancak belirli bir kitlenin izlemeyi tercih etmiyor oluşu, bu dizileri ortadan kaldırmıyor. Aksine, televizyon dizileri hâlâ çok geniş bir kitlenin en büyük eğlence ve kaçış aracı. Ne var ki dizilerin vaat ettiği yoğun duygular seri ve niteliksiz üretim sonucunda, çoğu insanı bağımlı hâle getirebiliyor.
Zehra İpşiroğlu’nun geçtiğimiz aylarda yayımlanan ‘Televizyon Dizi Pusulası: Dizi Eleştirisinin Temelleri’ adlı çalışması, bu bağımlılığa müdahale eden eleştirel yöntemlere odaklanırken, ataerkil düzenin diziler aracılığıyla kadına dayattığı roller üzerinden izleyiciyi ve okuru bir sorgulama sürecine davet ediyor.
Çalışmasını iki bölüm olarak kurgulayan İpşiroğlu, ‘Dizi Alımlaması’ başlıklı ilk bölümde değerlendirme kriterlerini temellendiriyor. Öznel beğeniyle nitelikli/niteliksiz ayrımını eski ve yeni diziler üzerinden örnekler vererek belirginleştiren yazar, dizilerin sinema, opera, roman gibi türlerle kurduğu organik bağın getirdiği avantajları ve dezavantajları da ele alıyor. Böylece dizilerin tam da bu bağlar sayesinde edindiği imkânlarla nasıl, âdeta bir “uyuşturucu” gibi işlediği gözlemlenebiliyor.
Türkiye’nin dünya dizi sektöründe içerik, üretim ve pazarlama açısından çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten İpşiroğlu, Türk dizilerinin bu sahada kazandığı küresel başarıyı önemli bir sosyolojik olgu olarak görüyor. Bu noktada gerçeklerden kaçmayı ya da mutluluğa/trajediye en kestirme yoldan ulaşmayı kolaylaştıran dizileri, İpşiroğlu’nun parmak bastığı noktadan yola çıkarak ele almak son derece önemli. Zira Türk dizileri yalnızca bu coğrafyanın hayallerini ve kâbuslarını “gerçeğe” dönüştürmüyor. Dizilerin politik ve toplumsal sorunların ağırlıkta olduğu ülkelere pazarlanmasıyla beraber bu kestirme yol, içinde bulunduğu koşullardan da destek alarak, izleyiciyi pasifize eden daha yoğun bir uyuşturucu hâline geliyor. Aynı zamanda egemen gücün en önemli söylem araçlarından olan diziler, insanlara çoktan “kabul edilmiş” rolleri yine bu kanallar üzerinden dayatmaya devam ederek, çarpıklığın ve eşitsizliğin daha da kök salmasına katkıda bulunuyor.
İpşiroğlu çalışmasının ikinci bölümünde, bu dayatma ve kabullenme sarmalını toplumsal cinsiyet üzerinden ele alıyor. Ataerkil sistem tarafından üretilen ve yine ataerkil sistemi besleyen anne, masum/iyi kalpli/güzel kadın, şeytani/ölümcül kadın tiplemelerini Ufak Tefek Cinayetler, Kadın, Fatmagül’ün Suçu Ne?, Kayıp Şehir gibi dizilerle örnekleyen yazar, birçok dizi üzerinden karşılaştırmalı okumalar yaparak sistemi besleyen ya da sisteme başkaldıran projeleri de tespit ediyor. İpşiroğlu bu noktada, okura ve izleyiciye eski ve yeni diziler aracılığıyla irdelenebilecek geniş bir skala sunmuş oluyor.
‘Televizyon Dizi Pusulası: Dizi Eleştirisinin Temelleri’, televizyon dizilerinin “hiyerarşik kategorileştirme” sonucu ikinci plana atılmasına bir alternatif sunuyor. Zira İpşiroğlu bu dizilerin analiziyle bir Türkiye portresi elde ediyor ve bu portre üzerinden farklı bir araştırma zemini oluşturuyor. Yalnızca olumsuz, klişe örneklere odaklanarak çalışmasını çözümsüz bir noktada da bırakmıyor üstelik; Avlu, Şahsiyet, Fatmagül’ün Suçu Ne?, İstanbullu Gelin gibi örnekler üzerinden de “uyuşturmaktan” ziyade sorgulatmayı hedefleyen yapımların hayata geçirilebileceğine dikkat çekiyor. ‘Televizyon Dizi Pusulası’, izleyiciye ve okura kumandayı farklı bir yaklaşımla ele alma cesareti veren bir kitap.
Televizyon Dizi Pusulası: Dizi Eleştirisinin Temelleri / Zehra İpşiroğlu / E Yayınları / 175 sayfa
Akdeniz Üniversitesi’nde Gazetecilik eğitimi aldı. Gazetecilik eğitimi süresince edebiyat ve sinemayla ilgilendi. Yeditepe Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Edebiyat yüksek lisans eğitimine devam ediyor ve çeşitli mecralar için edebiyat incelemeleri kaleme alıyor.