Şu An Okunan
Gençlik Başımda Duman: İlkgençliğin Vücut Dili

Gençlik Başımda Duman: İlkgençliğin Vücut Dili

Gençlik Başımda Duman

Venedik Film Festivali’nde Kuir Aslan ödülünün sahibi olan Gençlik Başımda Duman, İzlanda’nın bir köyünde düşe kalka büyüyen iki arkadaşın hikâyesini ten mesafesinden takip ederek ilkgençliğin duygularını üzerimize giydirmeyi başarıyor.

Cihan Sondoğaç


Bu yazı, Altyazı’nın Haziran 2017 tarihli 173. sayısında yayımlanmıştır.


Gençlik Başımda Duman (Hjartasteinn, 2016) İzlandalı yönetmen Gudmundur Arnar Gudmundsson’un ilk uzun metrajı. Tematik ve estetik açıdan filmle benzerlik gösteren Whale Valley1 (Hvalfjördur, 2013) adlı kısa filmiyle 2013 yılında Cannes’da mansiyon ödülü almış genç yönetmenin adını belli ki ileride daha çok duyacağız. Sıradışı bir büyüme öyküsü olarak tarif edebileceğimiz senaryonun ilham kaynağı, yönetmenin birkaç yıl önce film için hikâye ararken gördüğü, çocukluğuyla ilgili bir rüya. Kendisi de bir balıkçı köyünde büyüyen Gudmundsson, rüyasında, gerçek hayatta ergenliğinde intihar etmiş olan bir arkadaşını görür. Rüyada beraber köylerinde dolaşırlar, çocuğun evine giderler, orada çocuk Gudmundsson’a köyün haritasını verir. Sonra diğer çocukların yanına koşup oynarlar… Bu rüyadan uyanınca Gudmundsson çocukluğunun bu döneminde geçen böyle bir film yapmaya karar verir. Yer yer otobiyografik izler taşıyan filmin çoğu, elflerin kraliçesinin memleketi olduğuna inanılan ve muhteşem fiyort manzaralarıyla yürek hoplatan Borgarfjordur Eystri köyünde çekilmiş.

Gençlik Başımda Duman, ergenliğin eşiğinde iki erkek çocuğun, yani Thor ve Christian’ın beraber geçirdiği hem aylak hem de çalkantılı bir yazı anlatıyor. İki yakın arkadaş bir taraftan sorunlu aileleriyle çatışıyor, bir taraftan bu küçük köyde eğlenmeye çalışıyor, öbür yandan güvensizlikleriyle boğuşuyor ve aynı zamanda da arzularıyla uğraşıyor. Kısacası düşe kalka büyüyorlar. Buna Nordik bir içe kapanıklığı ve mesafeyi, üstüne de muhafazakâr ve dedikoducu köy ahlâkını ekleyin. Anlayacağınız çocuklar sürekli bir çatışma hâlinde –içeride ve dışarıda, hem içte hem dışta.

Gençlik Başımda Duman

Filmin geçtiği köyün, doğasıyla ve kültürüyle filme katkısı büyük. Bu mekân son derece nevi şahsına münhasır olsa da, film, mekânın özgünlüğünü vurgulamak yerine, anonim bir ton tutturmaya çalışmış. Yönetmen karakterlerin çatışmalarının sosyal değil bireysel olduğunu düşünüyor.2 O öyle düşünedursun, köye dünyanın bu yanından bakınca bazı şeyler fena hâlde turistik görünüyor. Kara ve okyanus; keskin hatlı, kayalık dağlar ve alabildiğine yeşil düzlükler; kimi zaman gri ve kasvetli kimi zaman berrak ve ışıldayan gökyüzü gibi zıtlıkları çevresinde barındıran bu yaklaşık yüz nüfuslu köy, ergenliğin inişli çıkışlı ve başı dumanlı ruh hâli için son derece isabetli bir arkaplan oluşturmuş. Bazen filmin bunalan karakterleri için nefes alacak bir kaçış alanı sunarken bazen de onları ve kalbi onlarla atan biz izleyicileri, yapayalnız, çaresiz ve küçücük kılıyor. Köy dediysek, muhafazakâr dediysek aklınıza İç Anadolu’nun bir köyü gelmesin. Burada mesela kız çocuklar erkek çocuklarla başlarına bir iş gelecek korkusu olmadan alenen yakınlaşabiliyorlar. Hatta filmi çok özel kılan bir diğer unsur da güçlü kız karakterler. Bu kız çocuklar, erkek akranlarına göre daha yüksek özgüvene sahip, daha mutlu ve kendilerini çok daha rahat ifade edebiliyor gibi görünüyorlar.

Duyumsal Bilbilgisi

Çocukların cehaleti ve toyluğunu, vücuduna tam hâkim olamayan o tepisel (impulsive) hâllerini, ten mesafesinden izleyen oynak el kamerası sizin de üzerinize giydiriyor. Yargılamayan, görüş belirtmeyen, mesafe koymayan ve hesaplanmış olmaktan uzak gözüken görüntü yönetimi sayesinde biraz siz de unutuyorsunuz bedeninizin nerde bitip izlediğinizin bedeninin nerede başladığını. Filmin seyirciyi içine alan, sarıp sarmalayan çocuksu bir sarhoşluğu var. Sesler de neredeyse kulak zarınıza dokunacak yakınlıkta –şiddet içeren iç mekânlarda koyun sükuneti yüzünden tokat gibi patlıyor ya da dışarda rüzgârın uğultusuna, suyun şırıltısına ya da kuş çığlıklarına karışarak size dokunuyor. Belki filmin geçtiği coğrafyanın enlemsel serinliği yüzünden, bu kadar yakınlık hiç vıcık vıcık hissettirmiyor. Bütün kıstırılmışlığa, çarpışmaya, sürtüşmeye rağmen filmin harareti düşük. (Hararetten bahsetmişken, benzer bir atmosferde ama daha sıcak bir enlemde geçen bir örnek olarak bizim topraklardan Ana Yurdu (2015) geliyor akla, ki orada hararetten boğulursunuz. Üstelik orda baskı altındaki protagonist çocuk da değil.) Volkanik patlamalar bu beyaz tenli miniklerin içinde kopuyor, dışarıya lav aktığını nadiren görüyorsunuz. Bu nadir zamanlar, Christian’ın suya haykırması ya da Thor’un banyoda geçirdiği öfke nöbeti gibi, filmin tonunun en karanlıklaştığı sahneler.

Yönetmenin bu acılı (cinsel) büyüme hikâyesini anlatırken gösterdiği en büyük marifet; çocuklar arasında kayrılan-hor görülen, kabul gören-dışlanan, ezen-ezilen rollerinin önceden dağıtılmış olduğu banal bir hegemonya masalı kurgulamadan derdini anlatabilmesi. Ne de olsa cinsellikle ilgili normatif süreçlere (ister yönelimsel olsun, ister biyolojik) istisnasız herkes tâbi. Nitekim Thor ve Christian arasında statik bir ast- üst ilişkisi olmayınca; gururla –ya da gururla olmasa bile pervasız– ‘ol’an/‘eyle’yen ve (eyleyeni) gıptayla dikizleyen ilişkisi de statik olmaktan çıkıyor. Kaçamak bakışlar Thor’dan Christian’a, Christian’dan Thor’a dolaşıp duruyor. Kimin kime “arkadaşlıktan öte” hisler beslediğini filmin ilk çeyreği bitmeden anlamayacaksınız ve aslında tam anladığınızı düşündüğünüzde bile ucu açık kalacak çünkü ilkgençliğin o gizemli ve akışkan dünyası kategorileri reddediyor.

Gençlik Başımda Duman

Bu noktada mutlaka çocukların oyunculuğundan da bahsetmek gerekiyor. Kızlardan biri hariç, genç oyuncuların hepsinin ilk filmi ve buna rağmen tecrübeli oyunculara taş çıkartacak bir oyun sergiliyorlar. Filmin sizi içine aldığı o mahrem atmosferin oluşmasında payları büyük. Bilhassa Thor’u canlandıran Baldur Einarsson’un yanında kamera yokmuşçasına oynadığı ayna sahnesinde; karanlık sinema salonunda oturmuş bir film izliyor olduğunuzu unutabilirsiniz. Aynı şekilde, Thor daha mahrem hâllerde yakalanınca utançtan kafanızı nereye gömeceğinizi şaşırabilirsiniz. Belli ki yönetmen, oyuncular ve set ekibi arasında müthiş bir güven ilişkisi oluşmuş ve bu perdeye de yansıyor. Gudmundsson bunu biraz oyuncularının açık fikirli olmasına, biraz da on aya yayılan prova sürecine bağlıyor. Bu süre, âdeta sporcuların maça hazırlandığı bir yaz kampı gibi geçmiş. Çocukların provaları antrenman, çekimleri de maç gibi gördüğü eğlenceli ve rahat bir ortam kurulunca, yönetmen de istediği oyunculuğu onlardan çıkarmakta zorlanmamış.

2016 yılında Venedik Film Festivali’nde Kuir Aslan’ı kucaklayan ve İzlanda’nın sinema ve televizyon dalında en bilindik olan ‘Edda Ödülleri’nde 2017’nin dokuz kategorisini kazanarak âdeta seneye damgasını vuran Gençlik Başımda Duman usulca, taş gibi kalbinize oturacak, bir süre oradan kalkmayacak; eğer bu çocukları anlamaya, taşıyabileceklerinden çok ağır yükler altında ezilen o minik vücutların sır dolu dilini kendi çocukluğunuzdan hatırlamaya ve okumaya çalışırsanız.


NOTLAR

1 Filmin tamamını bu linkten izlemek mümkün: vimeo.com/61350155.

2 Mark Asch, “One From The Heart: An Interview With Heartstone’s Director”, Grapevine, 3 Şubat 2017, <goo.gl/HQsRjl>.


Gençlik Başımda Duman, MUBI Türkiye’de izlenebiliyor. MUBI’nin Altyazı okurlarına özel kampanyasıyla 30 gün boyunca MUBI’ye ücretsiz erişim sağlayabilirsiniz.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.