Bir An: Yalnız Yatmak İstemiyorum
Çimento rengi, yarım kalmış bir inşaat var. Ortasında su birikmiş. İnşaatı delmiş sanki bir göl. Biraz sabredersek gölün üzerine bir yatak düşecek, yatağın üzerinde üç kişi yan yana uzanacak, kolları, bacakları kenetlenmiş. Ama bu yatağa bakmıyoruz daha. Şimdi bir adam geliyor inşaata, suya doğru kamburunu çıkarıp oltasını atıyor göle. Teni tanıdık adamın. Tsai Ming-liang’ın nemli bedenlerinin en meşhuru. Adam kentten bu gri beton yığınına kaçıyor ara ara, ortasındaki suya daha doğrusu. Kentte bir garip hava var, herkes maske takıyor. Neredeyse herkes yatalak bu kentte, herkes birbirine hasta muamelesi yapıyor. Sadece hastalara teklifsizce dokunulabilirmiş gibi. İşte bu kentten geldi bizim adam. Suya olta atıyor. Nemli kenti düşününce bu harabe bir vaha olabilir. Göl donuk, karanlık ama terletmiyor. Tene iyi geliyor. Kamburunu uzun uzun dinlendiriyor adam göle yanaşık, oltası suyun içindeki tek hareket. Sonra bir pulkanatlı konuyor omzuna adamın. Güve mi yoksa kelebek mi; seçmek zor, bir kısa mesafe uçucusu. Kelebek kadar düşümsü ve rengârenk değil, yaşadığı harabenin bilincinde. Yine de uçucu ama işte. Ömrü kısa. Adamın tenine yapışık duruyor, sonra havalanıp dönüyor suyun etrafında. Suda hafif bir kımıltı oluyor. Herhalde vaktini doldurup suya düşüyor bizim güve, kelebek. O su orada duracak. Birazdan üzerine bir yatak konacak, gökten ya da yeraltından. Herhangi üç kişi o yatakta yan yana uzanacak. Biz o üç bitişik bedene bakarken kulağa çalınan şarkıda soruyor: Üçer beşer gezen kelebekleri görüyor musun? Kelebek ya da güve, ama gördük işte.
(Hei yan quan, 2006)
Yön: Tsai Ming-liang
1984’te İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi’nde Psikoloji ve Kültürel Araştırmalar eğitimi gördü. 2008 yılından bu yana başta Altyazı olmak üzere pek çok mecrada sinema yazıları yazmaktadır.