Şu An Okunan
Hiçbir Şey Bilmediğimiz Bir Gece: Bugünün Tarihini Aşk ve İsyanla Yazmak

Hiçbir Şey Bilmediğimiz Bir Gece: Bugünün Tarihini Aşk ve İsyanla Yazmak

Payal Kapadia’nın Cannes’dan ödüllü filmi Hiçbir Şey Bilmediğimiz Bir Gece, ‘Aşk, İsyan ve Özgürlük’ seçkisi kapsamında Beykoz Kundura’da gösteriliyor. Farklı kaynaklara ait görüntüleri ortak bir dokuda ve duyguda buluşturan film, içinde bulunduğumuz zamanlara çok katmanlı yollardan dokunan sahici bir anlatı oluşturuyor.

2021’de Cannes’da aldığı En İyi Belgesel ödülüyle dikkatleri üzerine çeken Payal Kapadia, Hindistan’ın Mumbai kentinden genç bir kadın yönetmen. Kapadia, ilk uzun metrajı Hiçbir Şey Bilmediğimiz Bir Gece’de (A Night of Knowing Nothing, 2021) kişisel tarih ve toplumsal hafızayı deneysel ve katmanlı bir şekilde bir araya getirerek oldukça etkileyici bir seyir deneyimi vaat ediyor. Farklı kaynaklara ait ve farklı nitelikte görüntülerin, ortak bir doku yaratacak şekilde siyah-beyaz kullanıldığı film, yaklaşımındaki katmanlı yapıyı görsel ve işitsel dünyasında da taşıyor. Hiçbir Şey Bilmediğimiz Bir Gece, uzun süreye yayılan ve kolektif bir yöntemle toparlanan toplumsal olaylara ait kayıtlar, haber ve güvenlik kamerası görüntüleri, YouTube videoları ve aile arşivleri gibi çok çeşitli kaynaklardan derlenen görüntüleri bir arada değerlendiriyor. Kapadia’nın tanımıyla, biriken ham görüntülerin farklı zamanlarda yeniden ele alındığı filmin kendisi zaman içinde bir tür ‘buluntu film’e dönüşüyor.

Film okulunda okuyan farklı kastlara mensup iki sevgilinin ilişkisinin yansıdığı gönderilmemiş mektupların üst ses tarafından okunduğu hikâye düzlemi, bu imkânsız aşk hikâyesine paralel olarak Hindistan’da farklı üniversitelerde ve sokakta gerçekleşen eylemleri ve karşılaştığı şiddeti filmin dünyasına dâhil ediyor. Beş yıla yayılan bir süre zarfında yönetmen ve bir arkadaşının kaleme aldığı hayalî mektuplarla öğrenci kolektiflerinden toparlanmış eylem görüntülerinin paralel olarak kurgulandığı deneysel ve heyecan verici çalışmayı sürdüren Kapadia, bu paralel akışın kimi zaman işlemediğini, deneme yanılma yöntemiyle bazı ilişkileri keşfettiklerini ve filmin kurgulandıkça biçimlendiği bir yapım sürecinden geçtiklerini dile getiriyor. Filmin öykü dünyasında yönetmen ve çevresinin arka planını yansıtan film okulu ve çevresinde gelişen sahneler filmin yapım sürecini aynalasa da üsluptaki çeşitlilik bütünüyle mesafeli bir anlatımın önüne geçiyor. Hiçbir Şey Bilmediğimiz Bir Gece, aynı zamanda hem şiirsel hem gerçekçi; hem belleğe dair imgeleri kuran hem sarsarak yerinden eden, toplumsal alandaki tartışmaları sadece arşiv görüntülerinin şiddet ve isyanı üzerinden değil, sınıfsal nedenlerden kavuşamayan iki sevgilinin hayal edilen mektuplarındaki mahremiyetle birlikte anlatabilen bir film.

Aşk

Hiçbir Şey Bilmediğimiz Bir Gece, adından uzak olmayan bir muğlaklıkta, ama filmin tonunu belirleyen bir derinlikte uzunca bir sahneyle başlıyor. Karanlık bir salonda, arkada ışıldayan projeksiyonun önünde bedenleri ve yüzleri siluet hâlinde kıvrılan kalabalık bir grup genci izliyoruz. Arkada popüler bir Bollywood filminin aktığını tahmin etmekte zorlanmadığımız uzun sahne boyunca, sakin bir üst ses bir mektup okuyor. Filmin başında çıkan kısa yazıya göre Hindistan Film ve Televizyon Enstitüsü’nün yurt odalarının birinde bir kutuda bulunan L imzalı mektuplardan biri bu. Kavuşma ümidi olmayan yazar, bize toplumdaki inanışların engel olduğunu anladığımız imkânsız bir aşk hikâyesinden söz ediyor. İzlediğimiz manzaranın neşeli bir dans sahnesinden ibaret olduğundan yer yer şüphe etmemize neden olan alt açı ve görünenin ötesini ima eden üst sesle birlikte devam eden öğrencilerin beden hareketleri, arada uzaklardan, yakın bir gelecek ya da geçmişten -filmin başka bir bölümünden- gelen slogan ve marşlara aksak bir ritimle eşlik ediyor. Gençliğin taşma hâlini geride bıraktığımız bu sahnenin ardından ise Super 8 mm olarak izlediğimiz anonim bir kına törenine eşlik eden bir rüya anlatısı dinliyoruz bu kez genç bir erkeğin üst sesinden. Sevgilisine kavuşma ümidiyle onu gece gizlice evinin arkasındaki çayırlıkta bekleyen bu genç adam, narin sevgilisinin kolları yerine çalılıkların arkasında pusu kurmuş, ona saldırmaya hazır ailesiyle karşılaştığını ve canını kurtarmak için kaçarken kendisini bir nehrin karşısında bulduğunu anlatıyor. Bu nehirden geçen kişinin geçmişini unuttuğu bilgisine karşın çaresiz kalarak köşeye sıkıştığı için kendini nehre atan genç adam bu rüyayı son zamanlarda tekrar tekrar gördüğünü söylüyor. Peş peşe ve referanssız ilerleyen bu iki uzun sahne, görsel olarak da birbirine benzemeyen modern ve geleneksel ritüelleri, kolektif olanla kişisel ve mahrem olan arasında kendi başına da işleyen bir katman olarak kullanırken, üst sesten farklı bir düzleme ait ve mekânsal kompozisyonu genişleten atmosfer sesleriyle filmin anlam dünyasında yeni kanallar açıyor. Bizi toplumsal olanın somut ve keskin gerçeğiyle iç dünyanın saklı köşeleri arasında becerikli bir biçimde dolaştıracağını gösteren Kapadia, eleştirel aklımız kadar kalbimize de alan açacağını daha en baştan hissettiriyor. Zira filmdeki gençlik ruhu, hem aşkı talep eden kalpleri hem de taleplerini sokağa taşımakta ve dillendirmekte cesur olmaya kararlı zihinleri aynı anda ateşliyor. 

İsyan

Hiçbir Şey Bilmediğimiz Bir Gece, Hindistan’daki öğrenci hareketinin yakın tarihinden ve ruhundan hayli besleniyor. 2014’te yönetime gelen Hindistan Halk Partisi BJP’nin lideri Narendra Modi’nin devam eden iktidarında birden çok kez öğrenci protestolarıyla baş etmek durumunda kalan iktidar, başlangıçta herkesi yönetme iddiasıyla başa geldiği hâlde özellikle Müslüman azınlığa ve yeni vatandaşlık yasalarıyla kast sisteminin en altında yer alan sınıflara gösterdiği ayrımcı tavır nedeniyle eleştiriliyordu. 2023’ün başlarında BBC’de yayınlanan ve Hindistan yönetiminin sömürgeci zihnin ürünü bir propaganda filmi olarak nitelendirerek Hindistan’da izlenmesini engellediği Modi belgeselini gösterme ve izleme hakkını savunan kesimler arasında yer alan üniversite kulüpleri, yakın zamanda da muhalif bir odak olarak gündeme gelmişti. Üniversitenin tüm gösterim imkânlarını yok ederek, elektrikleri bile kestiği (ve herkesin cep telefonlarına, tabletlere, bilgisayarlara sarılarak filmi kitlesel olarak izlediği) basına yansıyan bu son olaydan geriye doğru gittiğimizde Modi’nin devam eden iktidarı süresince çok sayıda öğrenci protestosu ile karşılaşıyoruz. 

Seküler bir toplum ve eşit vatandaşlık talebinin en fazla yükseldiği hareketlerden biri olan öğrenci hareketinin kendi içindeki hafızası ve özel alanla kamusal alan arasında kurulan köprüler, Kapadia’nın katmanlı yaklaşımı sayesinde filmde kendisine güçlü bir biçimde yer buluyor. Delhi’de kalabalık bir öğrenci topluluğunun eşit eğitim talebiyle yürüdüğü büyük bir eylem sırasında üst sesten dinlediğimiz mektuplardan birinde L, bu eylemin ona beraber katıldıkları öğrenci grevini hatırlattığını söylüyor. Aslında film kurgulamak için geldiği Delhi’de protestolar nedeniyle bu işe devam edemeyerek göstericilere katılan bir film öğrencisinin dilinden duyduklarımız, izlediğimiz filmin kendisinin tutumunu da aynalıyor. Sokağın dayattığı ve hayatı kaplayan anlara gözünü kapamak yerine hareketin içine karışmayı seçen bir kamera var karşımızda. Arşiv görüntülerini kullanma biçimi açısından sokakta olmanın sorumluluğunu almaktan da geri durmuyor. Özellikle Müslüman öğrencilere yapılan saldırılar, güvenlik güçlerinin sert tutumu ve genel olarak toplumun tümüne yayılan karanlık, filmde mektupların açtığı paralel anlatı evreni, karanlık boş mekânların resmedildiği sabit planlar ve inceden inceye devam eden bir sızı gibi bu tarihe eşlik eden elektronik müzikle bir düşünme ve kavrama alanı açıyor izleyiciye. L’nin kaleminden çıkan son mektubun ardından bıraktığı “Her şey hatırlanacak” notuna paralel olarak film öğrencilerinin, bir anlamda bir neslin kendi iç muhasebesini aktaran diyaloglarla tamamlanan son sahnede değişim ihtiyacı ve talebi bir kez daha dile getiriliyor: “Zamanı geldi.”


Kundura Sinema’nın #BelgeselFilmKuşağı kapsamında hazırladığı ‘Aşk, İsyan ve Özgürlük’ seçkisi 4, 11 ve 18 Haziran’da izleyiciyle buluşuyor. Detaylı bilgi edinmek için tıklayın.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.