Eleştiriler

Dâhi Çocuğu Beklerken: ‘Tom Çiftlikte’

Xavier Dolan, dördüncü filminde, kırsalda tekinsiz bir atmosfer yaratır gibi yaparak bir an Haneke ya da Gaspar Noé’ye göz kırpar gibi oluyor ama nedense ikisinin de yanına yaklaşamadan, ‘Kızgın Taşlara Düşen Su Damlaları’ndaki François Ozon’un daha yeniyetme bir versiyonu dolaylarında duruluyor.

‘Son Şans’: Dağınık Bir Hollywood Eleştirisi

Lem’in soğuk savaş dönemi hicvi olarak okunabilecek başyapıtı ‘Gelecekbilim Kongresi – Ijon Tichy’nin Hatıraları’ pek örneğini görmediğimiz bir anti-Hollywood filmine, ‘Son Şans’a esin kaynağı olmuş.

Umudun Peşinde: Bir Sahicilik Ânı

‘Umudun Peşinde’, Katolik Kilisesi’nin 1950’lerde İrlanda’da evlilik dışı hamile kalan genç kadınlara yaptığı zulmü perdeye taşıyor.

Mandela – Özgürlüğe Giden Uzun Yol: Bembeyaz Bir Mandela

Justin Chadwick’in yönettiği ‘Mandela: Özgürlüğe Giden Uzun Yol’, Mandela’nın otobiyografisinden yola çıkılarak yaratılmış. Ancak film, bu tarihî kişiliğin hayatının kırılma noktalarını da, ideolojisinin ayrıntılarını da seyirciyle paylaşmaktan imtina ediyor.

Köksüz: Kanepeye Çöken Histeri

Deniz Akçay ’ın yazıp yönettiği ‘Köksüz’, bir evin içinde üzerlerine bindirilen yüklerle baş etmek için çırpınan dört insanın portresini çıkarıyor.

Muhteşem Güzellik: Görkemli Anlamsızlık

Muhteşem Güzellik,  hayat denilen şölene efkâr ve bilgelikle bakan eski bir yazarın peşinden Roma sokaklarında, dost meclislerinde ve çılgın partilerde geziniyor. Paolo Sorrentino ’nun İtalyan sinemasının altın çağına referanslarla örülü filmi geçtiğimiz günlerde Yabancı Dilde En İyi Film Oscar’ını kucakladı.

RoboCop: Yarı İnsan Yarı Kapital

José Padilha’nın yönettiği 2014 yapımı yeni ‘RoboCop’, Paul Verhoeven’in yönettiği orijinaliyle kıyaslandığında neredeyse bir aile filmi sterilliğine sahip.

Rüzgâr Yükseliyor: Miyazaki’nin Karanlık Umudu

Miyazaki’nin emekliye ayrılacağını duyurmadan önce tamamladığı ‘Rüzgâr Yükseliyor’, Japonya tarihinde kritik bir dönemeç sayılan iki dünya savaşı arasına, özellikle de Japon militarizminin olgunlaştığı 1930’ların ilk yarısına odaklanıyor.

Sadece Âşıklar Hayatta Kalır: Boş Zaman Virtüözleri

Jim Jarmusch, bugüne kadar beslendiği kim, ne, neresi varsa yanına katarak, ‘Sadece Âşıklar Hayatta Kalır’da seyircisini hipnotik ve amaçsız bir yolculuğa davet ediyor.

Her Daim Bahar: Gloria

SENEM AYTAÇ – Ellili yaşların sonlarında, hayatın getireceği türlü heyecanlara ve kalp kırıklıklarına açık bir kadının duygu dünyasını perdeye taşıyan Gloria, görmeye alışık olmadığımız bir kadın portresi sunuyor.

Hobbit: Smaug’un Çorak Toprakları

Peter Jackson’ın görkemli fantastik dünyalar kurma konusundaki yeteneği ve azmi bu kez neden işe yaramıyor? Hobbit serisinin ikinci filmini, Yüzüklerin Efendisi serisi ve Jackson’ın diğer filmleriyle birlikte ele aldık.

Saroyan Ülkesi: Bir Yazarın Gölgesi

Lusin Dink’in, William Saroyan’ın Bitlis’e yaptığı yolculuğu, Ermeni yazarın gölgesini takip ederek anlattığı şiirsel filmi ‘Saroyan Ülkesi’ni Murat Tırpan Mayıs sayımız için kaleme almıştı.

Frances Ha
Sütten Kesilme Öyküleri: Girls, Frances Ha, Eyvah

‘Girls’, ‘Frances Ha’ ve ‘Eyvah’ta (Oh Boy) otuzuna merdiven dayamış olan bir kuşağın olgunlaşma sancıları…

Sen Aydınlatırsın Geceyi: Olmasaydık Ne Olacaktı?

SENEM AYTAÇ – Onur Ünlü sinemasının tanıdık absürdlüğü ve karamsarlığı, Altın Lale’nin bu seneki sahibi Sen Aydınlatırsın Geceyi’de bir araya geliyor.

Gözümün Nûru: Sinemayı Yüzüstü Bırakmamak

Gözümün Nûru evinde ailesiyle çektiği filmlerde kendi güldüğü şeylere seyirciyi gülmeye çağıran acemi sinema örneklerine benziyor gibi görünebilir uzaktan. Oysa tam bu üslubu sayesinde Türkiye sinemasında benzerine pek rastlanmayan bir kara mizah örneği haline geliyor.

Şimdiki Zaman
Şimdiki Zaman: Bir Başrollük Yer Açmak

Belmin Söylemez’in ilk uzun metrajı Şimdiki Zaman, hem geçmiş hem de gelecek baskısıyla mücadele eden işsiz bir genç kadının yaşamına odaklanıyor.

Ginger & Rosa: Devrim Zamanı Büyümek

GÖZDE ONARAN – Genellikle deneysel filmler çekmeyi tercih eden Sally Potter, ‘Bir Hayalimiz Vardı’da üslup olarak daha alışılagelmiş bir yöntem izlese de, devrim ve toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkiyi irdeleyerek filme kendi bakışını dahil etmeyi başarıyor.

Elysium: Cennet de Cehennem de Burada

ALİ DENİZ ŞENSÖZ – Neo-liberalizmin soylulaştırma projeleriyle alt sınıfı şehrin siluetinden gitgide silmesi ve ekonomik uçurumun gün geçtikçe artması, mekânsal ve kültürel olarak birbirinden uzaklaşan bir toplum yaratıyor. ‘Elysium: Yeni Cennet’, bu dönüşüm sürecini distopik bir tahayyülün içerisine yerleştiriyor.