Eleştiriler
Alejandro González Iñárritu’nun ödüle boğulan filmi, 12 dalda Oscar adayı Diriliş’ten (The Revenant) geriye etkl etkileyici görselliğinin dışında ne kalıyor? Iñárritu anlattığı öyküye uygun bir estetik mi biçiyor filme, yoksa estetik öykünün önüne mi geçiyor?
Paolo Sorrentino’nun ‘Muhteşem Güzellik’le ortaklıklar taşıyan filmi ‘Gençlik’i ilginç kılan, Fellini’yi hatırlatırcasına çok karakterli, çok bakışlı bir yapı kurması ve saçmalığa alan açan bir şölen havası yakalaması.
Lisandro Alonso’nun son filmi ‘Hayal Ülkesi’ (Jauja) ‘yavaş’ bir western olarak başlayıp zamanla varoluşçu, absürd bir ‘nafile arayış’ filmine dönüşüyor.
‘Abluka’, baskı ve çatışmaların damgasını vurduğu kapkaranlık bir dünyada giderek gerçeklik algısını yitiren karakterlere odaklanırken, yaratıcı görsel ve işitsel oyunlarla izleyicisini de paranoya girdabının içine çekiyor.
Amy Winehouse’un hayatını konu alan Amy, arşiv görüntülerinden kurgulanmış bir belgesel. Asif Kapadia imzalı film, müzik sektörü üzerine sağlam bir eleştiri değil belki ama etkileyici bir antikahraman hikâyesi.
Dostoyevski’nin itiraf geleneğini kökten sarstığı romanı ‘Yeraltından Notlar’, Zeki Demirkubuz’un elinde de itiraf temelli bir filme dönüşüyor.
Tamamı tek planda çekilen ‘Victoria’ bizi “gerçek Berlinliler” ve bir İspanyol göçmen kızla birlikte, nefes almayı unutuncaya dek koşturuyor Berlin sokaklarında.
Pixar’ın, yaratıcılık krizini kendi lehine çevirmenin bir yolunu bulduğu ‘Ters Yüz’ vesilesiyle bu büyük animasyon fabrikasının 20 yılı aşan tarihine göz atıyoruz.
‘Mad Max: Fury Road’da neredeyse kesintisiz hareket, fazladan bir tek gölgenin bile bulunmadığı usta işi kompozisyonlar yetmiş iki yaşındaki sinematograf John Seale’ın gövde gösterisine dönüşüyor.
Stüdyo Ghibli’nin elle boyanmış büyüme hikâyelerine bir yenisini ekleyen ‘Marnie Oradayken’ aynı zamanda genç yönetmeninin özgün dokunuşunu da taşıyor.
Edward Snowden’ın ABD’nin ‘herkesi’ gözetlediğini ortaya koyan belgeleri medyaya sızdırma sürecini takip eden ‘Citizenfour’, ‘Snowden sonrası’ çağını başlatan günlere içeriden bir bakış.
En son ‘The Master’a imza atan Paul Thomas Anderson’un ‘Gizli Kusur’u, 34. İstanbul Film Festivali’nin en dikkat çekici ve en talepkâr filmlerinden.
Patricio Guzmán, 34. İstanbul Film Festivali’nde gösterilen yeni belgeseli ‘Sedef Düğme’de hem okyanusun hem de okyanusu kana bulayan iktidarların ve suda kaybolan hayatların hikâyesini anlatıyor.
Fatih Akın’ın ‘Kesik’i etrafındaki tartışmalar, hiçbir epik anlatının baş edemeyeceği bir temsil krizini gözler önüne seriyor.
Stüdyo Ghibli’nin kurucularından Isao Takahata, ‘Prenses Kaguya Masalı’nda geleneksel bir öyküyü Japonya’ya özgü bir dille sinemaya aktarıyor.
Tim Burton’ın yeni filmi ‘Büyük Gözler’, Margaret D. H. Keane’in hayat hikâyesi aracılığıyla 50’li-60’lı yılların sanat dünyasında kadın olarak var olmanın zorluğuna vurgu yapıyor.
20. yüzyılın en önemli bilim adamlarından Stephen Hawking’in ilk eşi Jane Wilde Hawking ile ilişkisini anlatan ‘Her Şeyin Teorisi’ Oscar kovalayan biyografik filmlerin tipik zaaflarından mustarip bir dram.
Clint Eastwood ‘Keskin Nişancı’da ABD’nin Irak işgalinin nedenlerinin, bağlamının, insani sonuçlarının üzerini usulca örtüveriyor.