Eleştiriler
Fansız Yeni Dalgası’nın en kendine has örneklerinden ‘Beşten Yediye Cléo’; şehrin ritmine, zamanına ve şimdisine dair pek çok şey söylüyor.
‘Woman at War’, çevreci aktivist Halla’nın hikâyesine odaklanırken teatral estetiği ve kendine has mizahıyla öne çıkan bir politik gerilim.
Dünyanın adaletsı̇zlı̇ğı̇ ve kötülüğüne bakarken toplumsal olandan ayağını kesmeyen, soluk renklerle boyanmış bı̇r masal.
Nurı̇ Bı̇lge Ceylan’ın Cannes’da yarışan son filmi, yönetmenı̇n ı̇lk fı̇lmlerı̇nden ı̇tı̇baren taşrada ne aradığını, taşrayı neden çıkışsız bı̇r mekân olarak resmettı̇ğı̇nı̇ bı̇raz daha görünür kılıyor.
Kendisi de resim kökenli bir sinemacı olan Julian Schnabel, bu kez Van Gogh’u ve resimlerini anlamaya, anlatmaya çalışıyor.
Yorgos Lanthimos’un İngiliz sarayını çarpık bir yere dönüştürdüğü ‘Sarayın Gözdesi’, üç kadının iktidar mücadelesine dair bir fars.
Son filmi Dogman’de Matteo Garrone, İtalyan Yeni Gerçekçiliği’nin mirasını western türüyle ve Yeni Fransız Aşırılığı akımıyla harmanlayarak günümüze taşıyor.
‘Anons’, darbenin merkezindekilere değil de kıyısında köşesinde kalan karakterlere dair bir hikâye anlatıyor.
Japon sinemasının ustalarından Hirokazu Koreeda imzalı Arakçılar, alışılmadık bir aile hikâyesi anlatıyor.
Lee Chang-dong’un ‘Şüphe’si, izleyicisini başkarakterinin ruh hâlinin içine doğru çeken, onun saplantılı arayışına ortak eden ve sonunda bile gizemini açık etmeyen bir film.
Terry Gilliam, farklı kurmaca düzlemlerinin iç içe geçtiği, geçmişle şimdinin birbirine karıştığı oyuncu bir metin kuruyor.
Steve McQueen, ‘Utanç’ta seks bağımlılığı üzerinden modern hayat ve kapitalizm eleştirisine soyunuyor.
David Gordon Green’in yönettiği yeni filmi beklerken, bu kült serüveni başlatan 1978 yapımı John Carpenter klasiği ‘Cadılar Bayramı’na dönüp bakmakta fayda var.
Oscar ödüllü genç yönetmen Damien Chazelle’in imzasını taşıyan Ay’da İlk İnsan, Neil Armstrong’un hayatını konu alan konvansiyonel bir biyografi.
Berlin Film Festivali’nden ödüllerle dönen ‘Mirasçılar’, altmışlı yaşlarındaki bir kadının konfor alanının dışına çıkarak özgürleşmesinin öyküsünü anlatıyor.
Rumen yönetmen Adina Pintilie’nin Berlinale’de Altın Ayı kazanan filmi ‘Dokunma Bana’, arzuyu kuirleştirip normları delerken sinemanın da sınırlarını zorluyor.
‘Canavar’ tanıdık masallardan farklı film türlerine uzanan çok katmanlı bir yapıda, tutku ve gerilimle yüklü bir aşk öyküsü anlatıyor.
