Eleştiriler
Blade Runner 2049’un en iyi yanı ilk filmi aşma telaşına kapılmadan onu saygıyla alıntılaması, ama bunu yaparken tekrar ziyaret ettiği her tema üzerine yeni bir şey söylemeyi başarması.
1990 yapımı Paris Yanıyor New York’un drag balolarında şekillenen altkültüre dair eğlenceli, sarsıcı, cayır cayır bir belgesel.
Luc Besson’un son filmi Anna, başroldeki Sasha Luss’un çekiciliği üzerine kurulu vasat bir ajan filmi.
Bilimkurgu, korku ve süper kahraman filmi gibi pek çok türü birleştiren Netflix dizisi Stranger Things 80’lerin kült filmlerine referansları ve isyankâr karakterleriyle ortalığı kasıp kavurmuştu
Pixar’ın 1995’te başlayan serisinin dördüncü filmi Oyuncak Hikâyesi 4, Woody ve arkadaşlarının öyküsünde hâlâ anlatılabilecek pek çok şey olduğunu kanıtlıyor.
Tarkovski, Stanislaw Lem uyarlaması Solaris’te okyanusun değişen ve kararsız yapısını imleyen, hafızanın kendisi gibi hareket eden, bir rüya ya da kâbusu andıran, paramparça bir anlatı kurar.
Lee Cronin imzalı Kuyu, atmosfer yaratmaktaki başarısıyla benzerlerinden ayrılan bir psikolojik gerilim.
Son dönemin en stilize aksiyon serilerinden John Wick’in üçüncü filmi, artık neredeyse mitik bir karakter hâline gelen John Wick’in geçmişine dönüyor ve kurduğu evrenin kökenlerine iniyor.
‘Greta’, bir yandan da bireysel silahlanma ve kuşaklar arası çatışma gibi güncel meseleler için bir tartışma zemini sunuyor.
Stephen King’in aynı adlı romanının yeni sinema uyarlaması ‘Hayvan Mezarlığı’, romanın ve orijinal filmin karanlık havasını perdeye yansıtmayı başaramıyor.
David Fincher ve Tim Miller’ın çok farklı tür ve biçimleri bir araya getiren ‘Love, Death & Robots’ dizisi, şiddet, seks ve tuhaflık dozu yüksek on sekiz kısa animasyondan oluşuyor.
Yönetmenliğini Can Eskinazi ve Deniz Tortum’un üstlendiği Anadolu Turnesi, İstanbul’dan Anadolu’da konserler vermek üzere yola çıkan bir grup gencin müziği, gündelik hayatı, çevrelerini ve yaşamı algılama biçimlerine odaklanıyor.
İlk filmi Kapan’la korku sinemasına yeni bir soluk getiren Jordan Peele ikinci uzun metrajında türler arası bir yapı kuruyor, bizi çiftgezerlerin ve gölgelerin dünyasında tekinsiz bir yolculuğa çıkarıyor.
‘Mutluluk’, çekildiği dönemde çok anlam verilememiş, ne dediği konusunda kafaları karıştırmış, bazı sert eleştirilerin de hedefi olmuş bir Varda filmi.
Agnès Varda’nın yirmi yedi yaşında tamamladığı siyah-beyaz Paralel Yaşamlar birbiriyle doğrudan bağı olmayan iki öykü çizgisi üzerinden ilerliyor.
Fansız Yeni Dalgası’nın en kendine has örneklerinden ‘Beşten Yediye Cléo’; şehrin ritmine, zamanına ve şimdisine dair pek çok şey söylüyor.
‘Woman at War’, çevreci aktivist Halla’nın hikâyesine odaklanırken teatral estetiği ve kendine has mizahıyla öne çıkan bir politik gerilim.