Herkesin ulvi bir yasaklar zincirine inanırmış gibi yapıp aslında herhangi bir yaptırıma inanmadığı, ruhani olanın kaybolduğu bir sepya-gri dünyadır Dekalog’da kurulan.
Blade Runner 2049’un en iyi yanı ilk filmi aşma telaşına kapılmadan onu saygıyla alıntılaması, ama bunu yaparken tekrar ziyaret ettiği her tema üzerine yeni bir şey söylemeyi başarması.
Bilimkurgu, korku ve süper kahraman filmi gibi pek çok türü birleştiren Netflix dizisi Stranger Things 80’lerin kült filmlerine referansları ve isyankâr karakterleriyle ortalığı kasıp kavurmuştu
Pixar’ın 1995’te başlayan serisinin dördüncü filmi Oyuncak Hikâyesi 4, Woody ve arkadaşlarının öyküsünde hâlâ anlatılabilecek pek çok şey olduğunu kanıtlıyor.
Tarkovski, Stanislaw Lem uyarlaması Solaris’te okyanusun değişen ve kararsız yapısını imleyen, hafızanın kendisi gibi hareket eden, bir rüya ya da kâbusu andıran, paramparça bir anlatı kurar.
Son dönemin en stilize aksiyon serilerinden John Wick’in üçüncü filmi, artık neredeyse mitik bir karakter hâline gelen John Wick’in geçmişine dönüyor ve kurduğu evrenin kökenlerine iniyor.
‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’, büyümemenin yollarını arayan iki orta yaşlı adam ile anne babasının ölümü sonucu acilen büyümek, kaybetmenin acısıyla başa çıkmak zorunda kalan genç bir kadına dair hüzünlü bir hikâye.
Stephen King’in aynı adlı romanının yeni sinema uyarlaması ‘Hayvan Mezarlığı’, romanın ve orijinal filmin karanlık havasını perdeye yansıtmayı başaramıyor.
David Fincher ve Tim Miller’ın çok farklı tür ve biçimleri bir araya getiren ‘Love, Death & Robots’ dizisi, şiddet, seks ve tuhaflık dozu yüksek on sekiz kısa animasyondan oluşuyor.
Yönetmenliğini Can Eskinazi ve Deniz Tortum’un üstlendiği Anadolu Turnesi, İstanbul’dan Anadolu’da konserler vermek üzere yola çıkan bir grup gencin müziği, gündelik hayatı, çevrelerini ve yaşamı algılama biçimlerine odaklanıyor.
İlk filmi Kapan’la korku sinemasına yeni bir soluk getiren Jordan Peele ikinci uzun metrajında türler arası bir yapı kuruyor, bizi çiftgezerlerin ve gölgelerin dünyasında tekinsiz bir yolculuğa çıkarıyor.
‘Mutluluk’, çekildiği dönemde çok anlam verilememiş, ne dediği konusunda kafaları karıştırmış, bazı sert eleştirilerin de hedefi olmuş bir Varda filmi.
Agnès Varda’nın yirmi yedi yaşında tamamladığı siyah-beyaz Paralel Yaşamlar birbiriyle doğrudan bağı olmayan iki öykü çizgisi üzerinden ilerliyor.
This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.