Eleştiriler
Semih Kaplanoğlu Türkiye’nin Oscar aday adayı seçilen yeni filminde toplumun ‘annelik’ kavramına atfettikleri üzerinden farklı sınıfları ve yaşam tarzlarını çarpıştırıyor.
O: Bölüm 2 bugünden itibaren salonlara konuk oluyor. 3 saate yakın süresiyle korku türündeki alışkanlıkları zorlayan filmi izlemeden önce 2017 yapımı Oya dair hazıfaları tazeleyelim.
Filmin dış yüzeyini kaplayan onca gösterişi kazıdığımızda, iktidarını sağlama almaya çalışan ihtiyar, beyaz, muhafazakâr bir erkeğin bakış açısıyla karşı karşıya olabilir miyiz?
Wachowskiler’in kurtarıcı kahraman mitine yeni bir yorum getiren kült üçlemesinin açtığı politik ve felsefi tartışmalar yirmi yıl sonra hâlâ güncelliğini koruyor.
David Lynch’in 2001 yılında sinema tarihine armağan ettiği Mulholland Çıkmazı seyirciyi perdede dönen yüz yıllık yalandan uyandırmaya çalışır âdeta.
Çernobil Faciası’nı neredeyse ‘tensel’ bir deneyime dönüştüren diziden günümüz dünyasına dair çıkarımlar yapmak mümkün.
Berlinale’de Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan son filminde François Ozon, alamet-i farikası sayılabilecek oyunbazlığını bir kenara bırakıyor.
Yönetmen koltuğunda Kim Nguyen’in oturduğu Kod Adı: Hummingbird, günümüz kapitalizmine eleştirel bakmakla birlikte eleştirisinin çerçevesi konusunda kararsız kalan bir film.
FBI’da suçun psikolojik boyutuna odaklanan yaklaşımın yeni yeni şekillendiği dönemi ele alan Mindhunter, David Fincher’ın imzasının hemen sezildiği bir dizi.
Gloria ile tanıdığımız Şilili yönetmen Sebastián Lelio’nun yönettiği Muhteşem Kadın bu kez Marina ile tanıştırıyor bizi.
Travmatik bir kayıpla başlayan ve bir ilişki filmi gibi devam eden Ritüel gitgide folk horror türüne özgün bir yorum getiren bir dehşet ve arınma hikâyesine dönüşüyor.
La Casa de Papel Türkiye’de duvar yazılarına kadar taşan bir popülerlik kazandı. İspanya yapımı dizi, başarısını büyük ölçüde, 2011’deki finans krizi sonrası gelişe toplumsal hareketlerle saf tutmasına borçlu.
Ülkesinin geçirdiği toplumsal dönüşüme odaklanan filmleriyle tanınan Jia Zhangke, bu kez hayatın ayrı yönlere savurduğu iki sevgilinin epik aşk hikâyesini anlatıyor. Farklı türler arasında gezinen Kül En Saf Beyazdır Çinli yönetmenin filmografisinin doruk noktalarından biri.
Colette ilk dört romanı kocasının adıyla yayımlanan Fransız edebiyatçı Colette’in yazarlıkla ilişkisini, bir kadın yazar olarak var olmaya dair çetin mücadelesini anlatıyor.
Kieslowski, Veronique’in İkili Yaşamı’nda bizi aynı anda iki şeyin içine çeker: Benzer bir zamanda benzer şeyler yaşayan iki (kard)eş ruhun birbirinden habersiz akrabalığı ve görebildiklerimiz kadar göremediklerimizden de izler taşıyan bir deneyim dünyası.
Stranger Things, ilk iki sezonunda Amerikan toplumunun “komünizm paranoyası”nı parodileştirmişti. Günümüzdeki ‘Yeni Soğuk Savaş’ın izlerini taşıyan dizi, üçüncü sezonunda Soğuk Savaş’ın ucuz klişelerini tekrarlayarak hayal kırıklığı yaratıyor.
Claire Denis’nin kendine özgü sinemasını alıp bir uzay gemisinin içine yerleştirdiği High Life bir grup mahkûmun klostrofobik öyküsünü anlatıyor.
Herkesin ulvi bir yasaklar zincirine inanırmış gibi yapıp aslında herhangi bir yaptırıma inanmadığı, ruhani olanın kaybolduğu bir sepya-gri dünyadır Dekalog’da kurulan.