Yûzô Kawashima: Bir Elvedadır Sinema
Bizim Kasaba (Waga machi, 1956)
Japon sinemasının az bilinen ustalarından Yûzô Kawashima, dokuz filmlik özel gösterimiyle MUBI’de. Shohei Imamura’nın “ustası” olarak nitelendirdiği Kawashima, özellikle savaş sonrası Japonya toplumunun marjinalize edilmiş kesimlerine ses veren sosyal gerçekçi anlatılarıyla öne çıkıyor.
MUBI Türkiye, Japonya’nın bilinmeyen yönetmenlerinden, hicivleri, traji-komik hikâyeleri ve melodramlarıyla tanınan ve ülke sinemasını derinden etkilemiş Yûzô Kawashima’nın filmlerinden geniş bir retrospektifi izleyiciyle buluşturuyor. Japon Yeni Dalga sinemasının en önemli figürlerinden Shohei Imamura’nın “ustası” olarak nitelendirdiği ve asistanı olarak çalıştığı yönetmen, özellikle savaş sonrası Japonya toplumunun marjinalize edilmiş kesimlerine ses veren ve sınıfsal eşitsizliğe dikkat çeken sosyal gerçekçi anlatılarıyla öne çıkıyor.
Bir yandan savaşın etkilerini atlatmaya çalışan, bir yandan ise Amerikan işgalinin sonuçlarıyla baş eden toplumu farklı pek çok farklı perspektiften ele alan Kawashima, genelde filmlerinin temelinde yer alan romantik ilişkileri tüm bu toplumsal çıkmazlar eşliğinde değerlendiriyor. Kısa kariyerine 47 film sığdıran üretken yönetmen, komediler çekerek başladığı kariyerine 1950’lerde geçiş yaptığı, ülkenin önemli stüdyolarından Nikkatsu’yla devam ediyor. MUBI kapsamındaki retrospektifin ilk filmi olan Suzaki Paradise: Red Light District (Suzaki Paradaisu: Akashingô, 1956) ve önümüzdeki ay platformda yayınlanacak olan Sun in the Last Days of the Shogunate (Bakumatsu Taiyôden, 1957) gibi filmleriyle hem eleştirmenlerden, hem de seyirciden büyük ilgi görüyor.
Suzaki Paradise: Red Light District (1956)
Değişen toplum değerlerini ve ekonomik/kültürel dönüşümlerin insan ilişkilerine etkisini sadece trajik taraflarıyla değil, gündelik hayattan beslenen bir mizahla da bir arada anlatan yönetmen; hiçbir karakterini yargılamamaya ve her birine şefkatle yaklaşmaya dikkat ediyor. Yönetmenin özellikle mutsuz evliliklerin, geç kalmış aşkların ve kavuşamayan âşıkların hikâyesine odaklanan melodramlarında klasik anlamıyla “kötü” karakter görmek neredeyse imkânsız. Tüm bu olamamışlıkların nedeni olarak değişen siyasi/ekonomik koşulları ya da bireyle-toplumun ahlaki uyuşmazlığını gösteren Kawashima, karakterlerinin tavırlarını daima koşullandırıyor ve toplumsal gerçekçi bir üslup tercih ediyor. Başlarına gelen trajedileri, yarım kalan aşklarını ya da arzularını çoğu zaman sessiz sakin bir edayla karşılayan karakterlerse, kabullenmişten öte “düşüncelere dalmış” yüzlerinde belirsizliğin hüznünü taşıyorlar.
Savaş sonrası kentin dokusunu belgeleyen, sınıfsal/kültürel olarak birbirinden ayrılmış bölgelerde yolculuğa çıkan, köprülerde, trenlerde, ara yollarda gezinen kamera; karakterlerin “arada” ruh halinin biçimsel bir karşılığını arıyor sanki. Genç yaşta hayata veda eden Kawashima’nın mezarında yazılı Kashima Ari dizeleri ise, yönetmenin anlamı geçiş anlarında ve bitmek bilmez bir yolculukta arayan sinemasının bir özeti gibi: “Elveda demektir tüm bir hayat” (Saying goodbye is all life is).
NOT: MUBI Türkiye, Altyazı okurlarına 3 ay boyunca dijital platforma üye olabilecekleri özel bir teklif sunuyor. Ayrıntılar için tıklayın.
Boğaziçi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Film Çalışmaları eğitiminin ardından Bahçeşehir Üniversitesi'nde Sinema-Televizyon yüksek lisansını bitirdi. Antwerp Üniversitesi ve Koç Üniversitesi’nde Film Çalışmaları ve Görsel Kültür üzerine doktora yaptı. Şu anda Kadir Has Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünde doktora sonrası bursiyer olarak yer almakta ve yayın kurulunda yer aldığı Altyazı Sinema Dergisi'nde editör olarak çalışmaktadır. 2017'de sinema yazarı olarak Berlin ve Saraybosna Film Festivalleri'nin Talent Campus programlarına seçildi.