Şu An Okunan
Baba: Bir Klasiğe Müzikle Bakmak

Baba: Bir Klasiğe Müzikle Bakmak

Sinema tarihinin en büyük eserlerinden Baba serisi, biraz da Nino Rota’nın efsanevi müziklerinin omuzlarında yükselir. Müziklerin bestelenme hikâyesi, kullanımı ve yarattığı etki pek çok meseleyi ele almak için cazibesi bol bir zemin yaratır. Beykoz Kundura’daki Bir Yaz Gecesi Festivali‘nin Nino Rota’ya odaklanan seçkisi vesilesiyle bu unutulmaz klasiği müzikleri üzerinden inceliyoruz.

Karanlık. Yavaş yavaş tonunu yükselten, Nino Rota’nın enfes The Godfather Waltz’i. Perdede beliren “Paramount Pictures Presents” ve “Mario Puzo’s The Godfather” yazıları. Ve tepeden aydınlatılmış ürkütücü yüzü birazdan görünecek Bonasera’nın ağzından dökülmeye başlayan “Mafyaya inanıyorum. Benim talihim mafyada döndü. Ve kızımı mafya usulü büyüttüm” sözleri… Kasım 1971’deki deneme gösterimine katılan yapımcı Albert S. Ruddy’yi koltuğuna çivileyen bu açılış, bizzat İtalyan mafyasının yönettiği İtalyan-Amerikan Sivil Haklar Birliği’ne filmde “mafya” sözcüğünün kullanılmayacağına dair söz veren Ruddy’ye bir oyun oynamak isteyen Coppola’nın ‘alçak’ şaka anlayışının bir ürünüydü. “Mafyanın bu ülke için inanılmaz bir metafor olduğunu düşünüyorum. Amerika ve mafyanın ikisi de tamamen kapitalist fenomenlerdir ve temelde kâr amacı güderler” diyen Coppola için Amerika ile mafya özdeştir ve ikilikler üzerine kurulu Baba‘nın (The Godfather, 1972) enfes açılışında Amerika ile mafyanın yer değiştirmesi bir anlam kaybına yol açmaz. Değişim, Baba‘nın dillere destan yapım sürecinin de değişmeyen mottosudur; başta Coppola olmak üzere bugün Baba‘yı sinema tarihinin en iyi filmi yapan her bir öğe defalarca taca çıkma tehlikesi yaşamıştır. Bunlardan biri de Baba‘nın müziklerini besteleyerek büyük bir başarıya ve ufak bir skandala neden olan Nino Rota’dır.

Baba

İtalyan asıllı Amerikan suç ailelerini merkezine alan Baba‘nın önemli açmazlarının başında, kahramanlarının taşıdığı İtalyan ve Amerikan kimliklerinin yarattığı ikilik gelmektedir. İtalyan asıllı Amerikalılar için daima bir çatışma, bir çelişki yaratan bu çift kimliklilik, Baba‘nın daha yapım sürecinden itibaren bir mesele hâline gelir. Savaş sonrası Amerika’sında bir Italoamericani olmak mafyayla, suçla ve şiddetle bir tutulma anlamına gelirken, diğer yandan Amerikan usulü yaşamı yücelten televizyon ve eğlence sektörünün gözdeleri de Dean Martin, Perry Como ve Frank Sinatra gibi İtalyan asıllı Amerikalılardır. Baba‘nın müzikleri de bu dilemmanın bir parçası olur. Coppola’nın bizzat Roma’ya filmin kopyalarını götürerek müzik bestelemesini istediği Nino Rota’nın çalışmaları, deneme gösterimlerinden sonra, yapımcılar tarafından yeterince “ticari” bulunmaz. Rota’nın müziği fazla İtalyandır; Coppola’dan daha Amerikan bir besteci bulması istenir. Coppola da yapımcılarının arzusunu -o kadar da istekli olmadan- yerine getirir fakat sonuç öyle kötüdür ki üç ay içinde Rota’nın bestelediği müziklere kesin dönüş yapılır. Çünkü Amerika’da, bir Amerikan şirketi tarafından, Amerikalılar için çekilen Baba‘nın bir ayağı, tıpkı İtalyan mafyası ve İtalyan asıllı Amerikalılar gibi İtalya’da, Sicilya’dadır.

Bir Köken Öyküsü

Baba, en nihayetinde bir köken öyküsüdür: İlk filmde Michael, Sollozzo’yu vurduktan sonra Sicilya’ya kaçar; ikinci film Vito’nun çocukluğu ve Corleone köyüyle açılır; üçüncü filmdeyse Corleone ailesi “operasyonlarını” İtalya’ya taşıyarak memlekete kesin dönüş yapmıştır. Amerikan usulü kapitalizmin organize suçla, parayla ve güçle ilişkisini anlatan Baba‘nın bir yanı hep geride bırakılan anavatanda, zeytin ve silah diyarındadır. Kahramanların anavatanlarıyla bağını sağlayan en önemli unsurlardan biri olan müzikler Baba için kritiktir ve Coppola iki vatan arasındaki köprüyü, ancak İtalyan bir bestecinin sağlayacağına inanır.

Baba

“Coppola bana, filmin çeşitli durumlarına uyum sağlamamı ve özellikle Güney İtalya ve Sicilya’dan gelen ana karakterlerin kökenlerini sürekli olarak hatırlatan bir müzik bestelememi söyledi. Coppola, müziğin Akdeniz ve neredeyse Arap melodileriyle işlenmesi gerektiğini, melodilerin de insanların kadim kökenlerine duyduğu özlemi uyandırması gerektiğini vurguladı. Bu nedenle, Amerika’ya sonradan göç eden bu insanların antik kökenlerini anımsatan bir müzik besteledim…” Nino Rota, Baba için müzik bestelerken kerteriz aldığı yeri ve duyguyu bu şekilde açıklar: “Köklere duyulan özlem”. Baba‘nın köklerine müzikle bağlanması tesadüf değildir çünkü Akdeniz’in göbeğindeki Sicilya’da yükselen mafya da ilk dönemlerinden itibaren şarkılarla, türkülerle, ağıtlarla, danslarla kendi mitlerini büyütme, geleneklerini sonraki kuşaklara aktarma yoluna gitmiştir. Besteci babası Carmine Coppola ile beraber Baba‘ya müzikal şeklini vermeye çalışan Francis için yolun İtalya’ya ve Nino Rota’ya çıkmasından doğal bir şey yoktur.

Nino Rota: Kendine Has Bir Figür

1940’larda başladığı sinema yolculuğu oyuncu, tiyatrocu, yazar ve şair Eduardo De Filippo’yla kesiştikten sonra bir üst seviyeye çıkan Nino Rota, sanatı ve zanaatı bir potada eriten, üretken bir besteciydi. Fellini’nin deyişiyle Rota için müzik sadece müzikti ve Rota, müziğin ta kendisiydi lakin bu müzikal netlik, Rota’nın kişisel hayatı söz konusu olduğunda bir anda ortadan kalkmaktaydı. Rota, otuz yıllık işbirliği sonucunda kendisini İtalya ve dünya sineması için özel bir yere taşıyan, en yakın mesai arkadaşı Fellini için bile karmaşık ve gizemli bir figürdü. Rota’nın “ilginç” uğraşları, özel ilgi alanları vardı. Kökleri Antik Mısır’a ve Yunan’a dayanan, evrenin bir tür gizli bilgi ve içsel anlayışla kavranılabileceğini öne süren hermetik öğretiyle yakından ilgiliydi. Öyle ki Rota, 1979’da öldüğünde, ardında olağanüstü bir kariyer, hiç evlenmemesine rağmen bir kız çocuğu ve 15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar tarihlenen eserlerle dolu, paha biçilemez bir hermetik metinler koleksiyonu bırakacaktı. Okültizm de bir diğer ilgi alanıydı.

Nino Rota
Nino Rota

Rota’nın profesyonel hayatıyla kişisel yaşamı, birbirine taban tabana zıt, birçok tezatlık barındırmaktaydı ve Fellini başta olmak üzere bütün çevresi, -belki en yakın arkadaşı ve sırdaşı olan annesi Ernesta hariç- onun birçok davranışını anlamlandırmakta zorlanıyordu. Hermetizm ve okültizme olan ilgisinin profesyonel yaşamını ve bestelerini ne ölçüde etkilediği hâlâ bir sır konusu olsa da kişisel yaşamında başka ikilikler de mevcuttu. Mussolini’nin yıkıcı İtalyan Faşizmi’ne, İkinci Dünya Savaşı’nın dehşetine ve İtalyan Cumhuriyeti’nin büyüme sancılarına şahit olan Nino Rota, İtalyan kültür dünyası gittikçe politikleşirken, etrafını saran politik kavgaların ve karmaşık siyasi dengelerin bir parçası olmaktan özenle kaçındı. Buna rağmen adı zaman zaman skandallarla ve çeşitli ithamlarla yan yana geldi. Kültür endüstrisinin bileşenleri tarafından “kapitalist uluslararası film endüstrisine hizmet eden bir satılmış melodici” olarak nitelendirilmek bunlardan sadece biriydi. Skandallar, tüm dünyaya adını duyurmasını sağlayan Baba‘da da Nino Rota’nın yakasını bırakmadı.

Fortunella Vakası

Eduardo De Filippo’nun yönettiği, Alberto Sordi ve Giulietta Masina’nın oynadığı Fortunella’nın (1958) müziklerini besteleyen Rota, 1958 yılında kuzeni Titina’ya yazdığı bir mektupta şöyle diyordu: “(…) Roma’ya döneceğim ve Fortunella’yı kaydedeceğim, müzikleri Fellini’yle beraber yazdım.” Mektubun devamında Rota, filmin senaryosunu yazan ve yapımcı De Laurentiis’in isteğiyle filmin bazı sahnelerini yöneten Fellini’yle beraber müzikleri yazdığı bilgisini, Fellini’ye karşı büyük bir kıskançlık krizine giren yönetmen De Filippo’dan gizlediğini belirtiyordu. Rota, bir nevi, kariyerine şekil veren iki isim arasında iş çevirmekteydi.

Hermetizme mi, okültizme mi yoksa ilahi adalete mi yormak gerekir bilinmez, başlığı “talih” anlamına gelen Fortunella filmi, on dört yıl sonra Rota için bir talihsizliğe yol açacaktı. Rota, Michael’ın köklerini aradığı ve güzeller güzeli Apollonia’ya âşık olduğu Sicilya bölümü için özel bir beste isteyen Coppola’ya, Napolili kimliğiyle ön plana çıkan De Filippo’nun Fortunella’sında kullandığı bir temayı sunmuş, Coppola da bu müziği filmde kullanmıştı. Baba‘nın ve -sonrasında neredeyse film kadar meşhur olacak- Aşk Teması’nın olağanüstü başarısı üzerine, Rota intihal suçlamalarına maruz kaldı çünkü Amerika’da pek fark edilmese de İtalya’daki herkes Baba‘nın Aşk Teması’nın aslında Fortunella’nın tema müziği olduğunu anlamıştı.

Baba 2

Rota’ya göre, Fortunella’nın tema müziğini Baba için yeniden yorumlamakta bir beis yoktu çünkü her ikisi de kendisine aitti, eğer intihalse de kendisinden intihaldi. Üstelik Fortunella’nın yapımcısı De Laurentiis, film müzikleri için Rota’ya herhangi bir ödemede de bulunmamıştı. Nino Rota, Baba ile Oscar’a aday gösterildiği zaman, De Laurentiis önderliğinde ve bazı İtalyan bestecilerin desteğiyle Akademi’ye protesto mektupları gönderildi. Ve İtalya’dan yükselen tepkiler üzerine Nino Rota’nın Amerika’daki Oscar adaylığı geri alındı. Rota, hak ettiği heykelciğe Baba 2 (The Godfather Part II, 1974) ile iki yıl gecikmeli kavuşacak olsa da Baba efsanesinin ve Nino Rota’nın gizemli dünyasının ilginç bir parçası olan “Fortunella Vakası” Italoamericani kimliği, film müziği, “intihal” ve talih üzerine yeniden düşünmeyi teşvik eden, kışkırtıcı bir konu olarak cazibesini koruyor.


Baba serisinin ilk iki filmi, Kundura Sinema ve Kundura Sahne’nin ortaklığında düzenlenen Bir Yaz Gecesi Festivali‘nin Nino Rota’ya odaklanan ‘Restore Klasikler’ seçkisi içerisinde Beykoz Kundura’da gösteriliyor. 4-20 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilen festivalle ilgili detaylı bilgi almak için tıklayın.

© 2013-2022 Altyazı Aylık Sinema Dergisi / Altyazi.net'in içeriği dergi yönetiminden ve yazarlardan izin alınmaksızın kullanılamaz.