1984’te İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi’nde Psikoloji ve Kültürel Araştırmalar eğitimi gördü. 2008 yılından bu yana başta Altyazı olmak üzere pek çok mecrada sinema yazıları yazmaktadır.
Umut Tümay Arslan’ın yeni kitabı ‘Kat: Sinema ve Etik’ yakın zamanda okurlarla buluştu. Kitabın yoğun dünyasına dair, yazarın düşünce çizgilerini ortaya koyan kapsamlı bir söyleşi…
Bağımsız sinema salonlarının ayakta durabilmesi için iyi bir örnek teşkil eden haftalık sinema gazetesi 1989’un mimarlarından Utku Ögetürk’e sorularımızı yönelttik.
10 yıl önce İstanbul Film Festivali’nde Joseph Losey toplu gösteriminde izlediğimiz filmlerden ilhamla Losey’nin filmlerini birbirile bağlayan ilmekler aramıştık. MUBI Türkiye’deki Sürgündeki Auteur: Joseph Losey gösterimi başlamışken Avrupa sinemasının bu büyük ustasını yeniden hatırlamanın vakti.
Yönetmen Pelin Esmer’in senaryosunu Barış Bıçakçı’yla birlikte kaleme aldığı İşe Yarar Bir Şey kelimelerin kudretini sorgulayan, şiirle hemhal bir film.
Uluslararası genç bir ekibe sahip olan Meeting Jim Ece Ger’in ilk sinema projesi ve şaşırtıcı derecede olgun bir belgesel. Jim Haynes’in hikâyesini anlatan film festivallerdeki ve BBC Scotland’daki özel gösterimlerinin ardından BluTV’de yayında.
Truffaut’nun filmleriyle birlikte perdede ergenlikten yetişkinliğe uzanan Antoine Doinel’in Çalınan Buseler‘de (Baisers volés) kendine alternatif bir aile kurma çabalarına tanıklık ederiz.
Robert Eggers, projenin açıklandığı tarihten bu yana büyük heyecan yaratan The Lighthouse’ta bir yönetmen olarak tüm meziyetlerini sergiliyor ve uzun yıllar akılda kalacak imgelerle dolu bir filme imza atıyor.
İkincisi 4-9 Ekim tarihleri arasında düzenlenen Başka Sinema Ayvalık Film Festivali, filmler ile izleyici arasında kurmaya çalıştığı yeni diyalog kanallarıyla ülkemiz festivalleri için ilham verici bir model ortaya koyuyor.
Birbiriyle konuşan Aşk Zamanı ve 2046 gibi, öncülleri Days of Being Wild da kendini tutuşturmanın tarihini anlatır. Wong Kar Wai, perdedeki boşluğu dolduran havanın içinde aşkı görünür kılmaya çalışır.
La Casa de Papel Türkiye’de duvar yazılarına kadar taşan bir popülerlik kazandı. İspanya yapımı dizi, başarısını büyük ölçüde, 2011’deki finans krizi sonrası gelişe toplumsal hareketlerle saf tutmasına borçlu.
Herkesin ulvi bir yasaklar zincirine inanırmış gibi yapıp aslında herhangi bir yaptırıma inanmadığı, ruhani olanın kaybolduğu bir sepya-gri dünyadır Dekalog’da kurulan.
This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.