Hem film sayısı hem de iyi film potansiyeli açısından Sundance ortalamasının altında bir festivaldi. Ancak elbette heyecan verici birkaç keşfe de yer vardı.
28 Ocak’ta başlayan Sundance Film Festivali bugün sona eriyor. Selin Gürel, dijital olarak düzenlenen festivalden izlenimlerini aktarıyor.
Taylan Biraderler’in Vavien’den bu yana çektikleri ilk film olan Azizler çevresindeki her şeyden ve herkesten sıkılan bir reklamcının hikâyesini anlatıyor.
Ezel Akay’ın Haluk Bilginer ve Demet Akbağ’lı 9 Kere Leyla filmi basitliğe teslim senaryosuyla, köhne bir komedi anlayışının ürünü.
Ercan Kesal, belediye başkanlığına aday olan Doktor Kemal Güner’in bir günü üzerinden, hayatın her alanına sirayet etmiş iktidar dilenciliğini etkileyici bir üslupla perdeye taşıyor.
Martin Eden, Jack London’ın yarı otobiyografik klasiğini İtalyan işçi sınıfı uyanışının göbeğine taşıyor.
Selin Gürel, son yılların yükselen genç auteur’lerinden Mia Hansen-Løve’ın sinemasını tanımlayan öğeleri inceliyor.
Cannes Film Festivali’nde aldığı Jüri Büyük Ödülü sonrası Netflix’e geçiş yapan Atlantique yönetmen Mati Diop’un alışıldık olana alışılmadık bir yöntemle karşı çıktığı sıradışı bir ilk film.
Céline Sciamma’nın Cannes’dan En İyi Senaryo ödülüyle dönen filmi Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi bakışların gücüyle palazlanıp, kâğıt kesiği gibi ince ince sızlayan bir hatıranın izini sürüyor.
Semih Kaplanoğlu Türkiye’nin Oscar aday adayı seçilen yeni filminde toplumun ‘annelik’ kavramına atfettikleri üzerinden farklı sınıfları ve yaşam tarzlarını çarpıştırıyor.