Soğukkanlılıkla: Kaskatı Bir Tragedya

Truman Capote’nin “kurmaca olmayan romanı”ndan uyarlanan Richard Brooks imzalı In Cold Blood, “İdeal Amerika”yı alaşağı eden bir suç filmi klasiğidir.

Love & Friendship: Disko Topu ve Jane Austen

Love & Friendship ilk sahnesinden itibaren izleyicisini sanki 18. yüzyılda gerilla usulü çekilmiş bir filmin içine taşıyor.

Strazburg 1518: Modern Dans, Modern Histeri

Jonathan Glazer karantina günlerinde çektiği yeni kısası Strazburg 1518’de, yüzyıllar öncesinin dans vebası ile hâlihazırda mücadele ettiğimiz pandemi psikolojisi arasında köprü kuruyor. 

Salo: Dehşetin Terminolojisi

Pasolini vasiyet filmi sayılabilecek Salo’da faşizmin çürümüşlüğüne olan sarsıcı inancını ateşli bir hastalıktan kurtuluyormuşcasına deşer. Bu “imkânsız film”in yönetmeni seyircisine faşizmin karanlığını ışıkla ima ettiği, acımasızlığını sadizmle hicvettiği, hazmetmesi zor bir miras bırakır.

The Devil All the Time: Tesadüfen Yaşıyoruz

Aynı adlı romandan uyarlanan Antonio Campos imzalı The Devil All the Time, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde geçen, çok sayıda karakter üzerinden insanın içindeki kötülüğe bakan bir Güney Gotiği örneği.

Para Avcısı: Sıkı Broker’lar

Kariyerinin büyük kısmında New York’un yeraltı dünyasında yaşayan erkeklerin hikâyelerini anlatan Scorsese, Para Avcısı’yla bu sefer kamerasını New York’un kulelerine çeviriyor. 

I May Destroy You: Hep Hakikatten Yana

Michaela Coel’in Londra’da yaşayan bir Gana göçmeni olarak kişisel deneyimlerinden beslenerek yarattığı ve aynı zamanda başrolünü üstlendiği I May Destroy You, insan ilişkilerinde rıza kavramının sınırlarını sorgularken günümüz toplumlarının ırk, cinsel yönelim, neo-liberalizm eksenlerindeki fay hatlarını gözler önüne seren etkileyici bir dizi.

Oscar’da Yeni Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Standartları

Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi’nin (AMPAS) Oscar’a aday gösterilecek filmlerle ilgili yeni kuralları sinema sektöründeki ayrımcılığa, fırsat eşitsizliğine karşı dezavantajlı gruplara destek olmayı hedefliyor. Ne var ki bu iyi niyetli girişimin ayrıntılarına yakından bakınca meselenin sanıldığı kadar basit olmadığı görülüyor.

Birol Ünel: Kendini Kaybederken Bulan Adam

Çoğumuzun Duvara Karşı’yla tanıdığı Birol Ünel’in en büyük performansı hayatıydı. Konformizme asla pabuç bırakmayan, milliyetsiz, önyargısız, gözü pek bir “sokak çocuğu”, gerçek bir dünya vatandaşıydı… Bir Kreuzberg’li. Dramaya olan tutkusunda, sınırları zorlayıp sahici bir duygusal alışveriş yaşama çabası gizliydi.

Chadwick Boseman’ın Ardından

Chadwick Boseman, 28 Ağustos’ta kansere yenik düştü. Yıldız oyuncu kırk dört yıllık ömrüne pek çok önemli başarı sığdırdı ama hiç kuşkusuz, tüm dünyada en çok Black Panther rolüyle hatırlanacak.

Bulvarlar, İlk Erkek, Oda: Vivre Sa Vie

Vivre sa Vie’den (1962) geriye insanın hafızasında hiç bir şey kalmasa, Anna Karina’nın (Nana) yakın plan yüzü kalır.

Kısmet, Sevgilim: Bir Yaz Hikâyesi

Abdellatif Kechiche’in cinsiyet ve cinsellik temsillerine dair tartışma yaratan üslubu bu filmini de kuşatıyor.

Bir Sinema Psikopatının Listesi: Gökkuşağından Yüzler

İnsan sık sık kendinden kaçabilmek için şarkılara, hikâyelere, filmlere sığınır ama sonra oralarda kendini ve benzerlerini bulduğunu fark eder…

Wim Wenders’in Görsel Defterleri

Wim Wenders, bugünden bakıldığında nostaljik bir tat taşıyan Polaroid teknolojisinin 70’li yıllarda neredeyse bilimkurgusal bir çağrışımı olduğunu anlatıyor.

Euphoria: Lisedeki Hiçbir Şey Sonsuza Kadar Sürmez

Bir grup liselinin son sürüm bağımlılıklarla çevrelenmiş yaşamlarına odaklanan Euphoria umudun gençlikte olduğunu varsayanlara zorlu bir izleme deneyimi sunuyor.

Bir Sinema Psikopatının Listesi: Kendini Tanıyamayanlar

Ben hep bu kişi miydim? Gözümü neden şimdi ve burada açtım? Bu beden ne kadar bana ait? Neden bu hikâyede bana bu rol biçildi? Erinç Seymen’in seçtiği 10 film…

Büyüyememeye Övgü: Kevin Smith

Sinemada X kuşağının en önemli temsilcilerinden biri sayabileceğimiz Kevim Smith’in sinemasını Altyazı arşivinden bir yönetmen portresiyle hatırlayalım.

Celine ve Jesse’nin Yürüyüş Rotası: Geceyarısından Önce

Geceyarısından Önce’den yola çıkarak, Richard Linklater, Ethan Hawke ve Julie Delpy işbirliğiyle yıllara yayılan bu üçlemenin içinde dolanalım…