Eleştiriler
Geçen Yaz, seyirciyi 1997 yılının Bodrum’unda bir yazlık sitede büyüme sancıları yaşayan bir delikanlının “yaz aşkı”na ortak ediyor. Burçin S. Yalçın yazdı.
Kelly Reichardt, İlk İnek’te Vahşi Batı’da bir toprak parçasına yerleşebilmenin hayalini kuran iki çevre dostu kahraman üzerinden serbest piyasanın temellerine bir bakış atıyor. Kaan Denk yazdı.
Hızlı ve Öfkeli, artık yaz gişesinin zirvesine oturan, Oscarlı oyuncuların rol aldığı, dokuz filmlik bir seri. Hızlı ve Öfkeli buraya nasıl geldi?
Dario Argento’nun kült filmine farklı bir yorum getiren İtalyan yönetmen Luca Guadagnino, yeni Suspiria’da kötülüğün merkezine anneliği oturtuyor.
Fabian veya Bok Yoluna Gitmek, faşizmin ayak seslerinin duyulduğu 1931 Berlin’inde geçen kırık bir aşk hikâyesi anlatıyor.
Liliana Colombo’nun orta metrajlı deneysel belgeseli Icemeltland Park, eriyen buzullara ve dünyanın yaklaşan sonu karşısındaki kayıtsızlığa dair bir felaket parodisi.
Mavi En Sıcak Renktir hem iki kadının arzu dolu aşkını konu alan taptaze bir aşk filmi hem de hayata yeni atılan bir ergenin heyecan verici büyüme hikâyesi.
Soğuk Savaş, komünist Polonya’yı terk eden ve bir türlü kavuşamayan iki müzisyenin uzun yıllara yayılan aşkını anlatıyor.
Jim Jarmusch’un 2016 yapımı filmi Paterson hem şehrin hem şairin hem de şiirin adını taşıyor.
Deniz Tortum’un Antalya ve İstanbul gibi festivallerden ödülle dönen belgeseli Maddenin Hâlleri, gözünü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin günlük yaşamına dikiyor.
Paul Thomas Anderson, Thomas Pynchon’ın aynı adlı romanından uyarladığı Gizli Kusur’da, 70’ler Kaliforniya’sında oradan oraya savrulan bir dedektifin hikâyesini anlatıyor.
Yeni Kız Arkadaşım, François Ozon’un karakterleriyle arasına mesafe koyduğu alaycı filmlerinden.
Mare of Easttown, anneliğin onlarca farklı kılığa bürünerek çok yönlü bir okumaya alan açtığı bir küçük kasaba polisiyesi olarak kendine özgü bir yerde duruyor.
Yeni filmi Küçük Anne’de Céline Sciamma, fantastik müdahalelere başvurmadan büyülü bir dünya yaratırken derinlikli bir yas ve büyüme öyküsü anlatmayı başarıyor.
Lynne Ramsay’nin izlenimci estetiğinin damgasını vurduğu film, öyküsünün çağrıştırdığı olası bütün klişe öğeleri ya dışarıda bırakıyor, ya dönüştürüyor.
François Ozon’u 70’lere ait bir tiyatro oyununun, siyasi tarafları siyah ve beyazlardan oluşan dünyasına yönelten ne olabilir? Kadın İsterse sadece 70’lere dair bir film mi?
Sistemin kusup attığı yersiz yurtsuzların barındığı, toplu konutları andıran bir motelde geçen The Florida Project rengârenk bir yaz hikâyesi.